Longevity terimi, türe özgü ortalama yaşam süresinin ötesinde uzun bir yaşam sürdürebilme
yeteneğini tanımlar.
Sağlıksız yaşlanmanın başlıca nedenleri arasında hareketsizlik, insan doğasında olmayan besinler, uyku bozuklukları, mikrobesin eksiklikleri, çevre kirliliği ve artmış toksin yükü sayılabilir. Bu faktörlerin insan vücudunda yarattığı etkiler ise oksidatif stres, mitokondriyal disfonksiyon, genetik mutasyonların birikmesi, hormonal değişiklikler, hücresel geçirgenliğin artması, inflamasyon ve nihayetinde yaşlanmadır.
Günümüz araştırmalarının ışığında, diyet müdahalelerinin temel moleküler yolları modüle ederek yaşlanma sürecini önemli ölçüde etkileyebileceği ortaya çıkmıştır. Yapılan son derlemeler, kalori kısıtlaması, aralıklı oruç, Akdeniz diyeti ve ketojenik diyet gibi beslenme yaklaşımlarının, insülin sinyal yolaklarından biri olan mTORC1 ve AMPK’yi modüle ederek sağlıklı yaşlanmayı desteklediğini göstermektedir.
Bu veriler doğrultusunda, uzun yaşamın temelinde sağlıklı beslenme olduğu sonucuna varabiliriz.
Mitokondriyal hasarı engelleyerek birçok hastalığın önüne geçmek mümkündür. Mitokondriyal sağlığımızı desteklemek için elimizdeki en güçlü araçlar ise yaşam tarzı değişiklikleri ve sağlıklı beslenmedir.
Bu bağlamda hedefimiz, serbest oksijen radikalleri ile savaşacak antioksidanlar içeren, enerji kaynaklarının çeşitliliğini sağlayan ve inflamasyonu çözümlemeye yönelik bir beslenme biçimi geliştirmektir.
Bu hedef doğrultusunda önerilen beslenme planı şu şekilde olabilir:
• Günde 8-12 porsiyon renkli sebze ve meyve (sebze ağırlıklı) tüketimi.
• Yüksek kaliteli yağlar: DHA kaynakları, zeytinyağı, tereyağı, Hindistan cevizi yağı gibi sağlıklı yağları tercih etmek.
Ayrıca, bireylerin insülin ve leptin direncini iyileştirmek için glisemik indeksi düşük bir beslenme yaklaşımı benimsenmelidir.
Bu yazıyı okuyan herkese, renkli ve dengeli bir beslenme ile sağlıklı yaşlanmayı diliyorum.